Siirt Üniversitesi Rektörlüğü Yaşayan Diller Enstitüsü tarafından Kezer Yerleşkesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Konferans Salonunda düzenlenen Siirt Arapçası Çalıştayı’nın açılış programı gerçekleştirildi.
Çalıştaya bir çok ülkeden Mezopotamya bölgesinde ve özellikle Siirt’te konuşulan Arapça üzerine çalışan akademisyenler katıldı. Programın açılış konuşmasını Siirt Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mehmet Gedik yaptı.
Gedik konuşmasında “Bugün dünyada yaklaşık 6000 dil var. Uzmanlar bu dillerin neredeyse yarısının bu yüzyıl içinde yeryüzünden silineceğini söylüyorlar. Günümüzde dünya dillerinin %96sı nüfusun %4lük kısmı tarafından konuşuluyor. Buna göre bir çok dilin yok olması hiç de şaşırtıcı değildir. Bir dilin yok olması bir kültürün bir hayatın yok olması demektir. Siirt Arapçası da böyle bir konumda olduğu bir gerçektir. Bize düşen bunu seyretmek değil tedbir alarak önüne geçmektir.” dedi.
Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Erman böyle bir çalıştayı gerçekleştiriyor olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdiği konuşmasının devamında duygu ve düşüncelerini “Yaşayan Diller Enstitüsü’nü kurduğumuzda hedefimiz unutulmaya yüz tutmuş ve bu tehlike ile karşı karşıya kalmış dilleri koruma altına almak, tarihi ve grameri ilgili bir takım esasları ortay koymak böylelikle bu süreç içerisinde ülkemizde ve dünya da çaba gösteren kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle katkı sunmaktır. Siirt medeniyetlerin beşiği olan Mezopotamya bölgesinde bulunan tarihi bir kent. Bu kent yüzyıllardır uzlaşı kültürüne zemin hazırlayan farklı dilleri, inançları bağrında yaşatan bir kenttir. Fakat bu bölge tarih boyunca istilalara uğramış, bir medeniyetin yerine başka bir medeniyetin gelmesi suretiyle farklı kültürlerle harmanlanmış, yoğrulmuştur. Siirt Arapçası da yakın zamana kadar saf Arapça olarak hayatiyetini devam ettirmiştir. Zamanla demografik yapının değişmesi dili, kültürü olumsuz yönde etkilemiştir. Ve artık Siirt’te Siirt Arapçası geleceğe aktarılabilecek mi kaygısı başlamıştır. Küreselleşme ve televizyon kültürü Anadolu’nun her yerinde konuşulan yerel dilleri, yerel kültür ile ilgili değerleri tehdit altına almıştır. Bizim hedefimiz yerel kültürlerin tahribatının ve dezenformasyonunun önüne geçmektir. Burada üniversiteleri büyük bir sorumluluk beklemektedir. Üniversitemiz tam da bu noktada gerçekleştirdiğimiz bu çalıştay ile sorunlara bir nebze olsun çözüm bulmaya çalışmaktadır. Bu çalıştaya katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.” diyerek ifade etti.
Siirt Valisi Mustafa tutulmaz ise yaptığı konuşmasında “Siirt’imiz üç dilin konuşulduğu kardeşlik ikliminin ön planda tutulduğu illerimizden biridir. Batı’da da şahit oldum. Siirt denilince akla burada konuşulan dil gelir. Siirt’i Siirt yapan değerlerden biri de Arapçasıdır. Küreselleşme ile birlikte artık diller yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bölgesel dillerin kaybolmaması gerekiyor, bunların kültürel bir değer olarak devam etmesi gerek. Devlet olarak üniversiteler ile halk eğitimler kanalı ile çalışmalar yapılmalıdır. Fakat sadece devletten bekleyerek bir dilin korunması ve yaşatılması düşünülemez. Vatandaşlarımız sivil toplum kuruluşları, dernekleri, vakıfları ile bu dillere sahip çıkmalıdır.” diyerek toplantının Siirt’e hayırlı olmasını diledi.
Meclisteki yoğun çalışma programından dolayı düzenlenen çalıştaya katılamayan Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay, düzenleme kuruluna gönderdiği mesajla duygularını dile getirdi. Milletvekili Aktay mesajında; “Siirt Arapçası üzerine ilk defa gerçekleşecek olan böylesine müstesna bir bilimsel çalıştaya katılmayı çok arzuladığım halde, TBMM’ndeki yeni hükümetin güvenoyu çalışmaları ve Antalya’da aynı anda gerçekleşecek olan ve görevim gereği ev sahipliğini yürütmekte olduğum En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansına katılmak zorunda olduğumdan dolayı aranızda bulunamıyorum.
Arapçanın bütün lehçelerine karşı her zaman özel bir ilgim olmuştur. Bu ilgimin içinde pek tabii ki gözümü, kulağımı, bilincimi ve dünyamı açmış olduğum Siirt’in Arapçasına ilgim apayrı olmuştur. Yıllarca bu lehçenin hiç bir bilimsel çalışmaya konu olmadan yavaş yavaş terk edilmesini hüzünle izlemiş biri olarak, bu lehçenin bugün böylesine bir bilimsel çalışmaya konu olması karşısında duyduğum mutluluğu kelimelerle ide etmem mümkün değil. Ünlü Alman filozofu Martin Heidegger “Dil varlığın evidir” der. Siirt Arapçası da daha genel Arapça varlık alanıyla birlikte Siirtlilerin varlığının meskeni olmuştur. Bu meskenin hiç bir araştırmaya veya geliştirmeye konu olmaksızın yavaş yavaş viraneye dönüşünü izliyoruz. Ancak şu anda eminim konu bu yitip gidene karşı nostaljik bir melankoli konusu değildir. Her ile kurulan üniversitelerin en önemli fonksiyonuna burada şahit oluyoruz. Her üniversite her şeyden önce kendi bulunduğu şehrin tarihine, diline, folklorüne, edebiyatına, ekonomisine, sosyolojisine yakından ışık tutma imkanı bulmakta ve böylece ülkenin kültürel, sosyolojik zenginliğini daha erişilir ve yararlanılabilir hale getirmiş oluyor. Siirt Üniversitesini, özellikle son yıllarda üniversitelerin bu istikametinde yaptığı paha biçilmez çalışmaları dolayısıyla tebrik ediyorum.
Şimdiden bu çalıştayın başarılı geçmesini diliyor, bütün katılımcılara hem tebriklerimi hem de teşekkürlerimi iletmek istiyor, bundan sonra tekrarlanması halinde bunu heyecanla bekleyeceğimi ifade etmek istiyorum. Hepinizi tekrar hürmetle muhabbetle Allah’ın selamıyla selamlarım.” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından Siirt Arapçası ile ilgili kültürel ürünler programda yer aldı. Önce Siirt Arapçası ile ilgili bir belgesel gösterime sokulurken ardından Siirt Arapçası ile ilgili şiirler ve şarkılar söylendi.
Programın devamında ise Açılış Bildirisi okunarak çalıştay faaliyetleri başlatıldı.
Gün boyu sürecek olan çalıştay da akademisyenler üç oturum halinde gerçekleştirecekleri çalışmaların ardından sonuç bildirisini tebliğ edecekler.